Şehitlik Konulu Şiirler

Şehitlik Konulu Şiirler Arşivi

Bir orduya bir bölükle,
Boş karınla, boş tüfekle,
Karşı duran yiğidim.
Ey benim yalın ayak,
Yama tutmaz libâs giyen şehidim.
Aşsız, susuz düşmana saldırıpta,
Aç karnından, kurşun yiyen şehidim.
Düşmanın çiğnediği vatanda can,
Bedenime yüktür, diyen şehidim.

Senin candan ve cânandan,
Yücede tuttuğun vatan,
Kolyuğa pazarlanıyor.
Sığıntılar başa geçti,
Sahipler azarlanıyor.
Parçalayıp bölmek için,
Sinsice hızarlanıyor.

Bizi adam belleyip,
Emanet ettiğin yurt,
Uğruna şehid olup,
Bağrında yattığın yurt,
Soysuzlar eline düştü,
Kölelik yoluna düştü..

Senin diktirmediğin,
Bayraklar dikiliyor.
Tüm temel değerlerim,
Sırayla yıkılıyor,
Hazan vurdu çınarı,
Yapraklar dökülüyor..

Biz uyurken düşmanlar,
Etrafımızı sarmış.
Meğerki içimizde,
Nice Anzaklar varmış.
Hilâlli maskelerle,
Haçlı içime girmiş.

Maskeli soysuzlara,
Inananda hakkın var.
Tek dişli canavara,
Yamananda hakkın var.
Yabancı bayraklarla,
Gönenende hakkın var.

Bizi affet demeye,
Bunların yüzleri yok.
Bunlar serapa kabuk,
Bomboşlar, özleri yok.

Affetme yiğidim, ihânetlerini,
Can verdiklerini, verenlerin.
İki elin yakalarında olsun, ahirette,
Bayrağı kumaş,
Vatanı toprak,
Bağımsızlığı boş görenlerin..

Ergenekon çevirdi, yine dört yanımızı,
Demirdağları bulmak, borcumuzdur şehidim.
Nevruz vakti, bu çemberden çıkmaya,
Ateşle geçit delmek, borcumuzdur şehidim.
Seni geçilmez eden, Çanakkale ruhunu,
Silkinip, tekrar bulmak, borcumuzdur şehidim....

İlhan Esen

dersimiz.com

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!

Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"

Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer

Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,

Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.

Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...

Hani tauna da zuldür bu rezil istila...

Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,

Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;

Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,

Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...

Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,

Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;

Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,

Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer

O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,

Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,

Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;

Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?

Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.

Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,

Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;

Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;

"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.

Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...

Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?

"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...

Seni ancak ebediyetler eder istiab.

"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;

Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;

Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;

Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;

Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;

Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...

Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...

Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,

Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.



Mehmet Akif ERSOY

dersimiz.com

Düne kadar en vakur ölümlere güldünüz,

Bugün bütün milletin gönlüne gömüldünüz,

Rahat rahat uyuyun son aşiyanınızda.



Artık ne gözünüzde köy dönmek emeli,

Ne yaranızı saran ince bir kadın eli,

Belki arkanızda yok bir ağlayanınız da.



Varsın dolu bulunsun bin elemle göğsünüz;

Siz, Tanrı'nı n övdüğü kullardan büyüksünüz;

Zemzem kutsiyeti var her damla kanınızda.



Fani akislerini kaybeden sesleriniz.

En mağrur alınlara diyebilirler: Eğil!

Edebiyyet en küçük payedir yanınızda.



Çünkü hürriyet için söndü nefesleriniz,

Yâdınıza yabancı badiyelerde değil,

Ana vatanınızda, ana vatanınızda...



Kemaleddin KAMU

dersimiz.com

Verdi ana, baba canını,

Gökler: "Daha da ver" dedi.



Bir savaştı, Allah! Allah!

Su: "Allahuekber" dedi.



Toprak ölüme taş iken,

Taş ecele: "mermer" dedi.



Duyamadım bir Mehmetçik,

Yüz düşmana neler dedi.



Dağlar dağ oldu bir daha,

Sömürgene: "yeter!" dedi.



Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

dersimiz.com

Bu kabarmış toprağa yüzünü sür, kucakla,

Elbette bağı vardır "olmuş"un "olacak"la.



Dudağa değer gibi şimdi alnı her erin,

Bu havada ruhları dolaşır şehitlerin.



Biz, bu kutsî havanın içinde var olmuşuz,

Biz, bununla yoğrulmuş, biz bununla dolmuşuz.



Sâdece döğünmedik "Vatan! İstiklâl!" diye,

Sakarya boylarından çıktık Kocatepe'ye;



Bu yol ki hürriyetin, kurtuluşun yoludur,

Zincirsiz yaşamanın tek çıkar yolu budur.



Bir daha nikaylıydık sevgili hürriyete;

Kahramanlık Tanrı'dan vergidir bu millete...



Bir damla asîl kanda bir mucize saklıdır,

Bu topraklar Türklüğe inanmakta haklıdır.



Akdeniz'e tank gibi koştu bütün kağnılar,

Ey sevgili istiklâl, ey güzel Dumlupınar!



Elbet yiğit olanlar lâyık böyle toprağa;

Selâm şanlı orduya, selâm şanlı bayrağa,



Selâm ey Başkumandan, Mustafa Kemal selâm;

Emânetin yaşıyor, güven, imânımız tam:



Omuzlarımız hisar, başlarımız burç yurda,

Can vermeğe and içtik hepimiz tek uğurda!..



Bir târihten gelinir, bir târihe gidilir;

Yaşamak istiyenler savaşmasını bilir.



Zamanın kahramanlar gelebilir hakkından,

Bize sesler geliyor uzaklardan, yakından.



Duyuldu mu bir kere "-Haydin silâh başına!"

Yeniden girişiriz istiklâl savaşına...



Ödü varsa düşmanın, meydan açık, hazırız:

Bu toprakta biz doğduk, biz yaşadık, biz varız!



Kından sıyrılmış kılıç, top ağzında mermiyiz,

Dumlu çocuklarıyız, hiç yoldan döner miyiz?!



Söz verip baş koymuşuz: İstiklâl bize haktır,

Buna göz diken düşman çıksın, kahrolacaktır!..



Osman ATİLLÂ

dersimiz.com

Sayende yaşayanlar, bugün sana kul, şehit!
Seni görmeye geldik, kalk, doğrul, meçhul şehit!

Kımıldan, yaklaş bize ve bağrımıza yaslan!
Her yiğitin gönlünde yatar, derler bir arslan,

Hepimizin gönlünde şimdi bir MEHMETÇiK var.
Çok mu bu çoraklara getirmişsek bir bahar?..

Fani vecdi değil bu eskimiş bir masalın.
Sana gökte değecek gibi şimdi her alın,

Tabutunu taşıyor gibi şimdi her omuz,
17 milyon birden alnından öpüyoruz.

Birimizde yok artık gündelik kaygı, çalım...
Mehmetçik, kalk Mehmetçik! Yüzünü tanıyalım.

Kalk, zevkimiz, Türklüğü bir yüzde görmek olsun,
Kalk, Tarih, Tanrı birden dirilsin, gerçek olsun...

Bozkır, herzemankinden alımlı, zorlu, sıcak,
Nerdeyse ruhun tütüp topraklardan çıkacak.

Kimse can vermemiştir zevkini tada tada,
Bu kadar engin, temiz, mukaddes bir maksada.

Bir insanken bütün bir vatan olmak, ölüşün,
Teninden silkindiğin eşsiz sabahı düşün.

Bir topun ağzı ufuk, gülle güneşin adı,
O sabah artık güneş bir ufuktan doğmadı.

Dumlupınar'sız kalan İstiklâl, sakat-yarı,
Dumlupınarlar millet yapacak yığınları.

İstenince yerini doldurmak maksadımız,
Bugün Mehmetçik bizim müşterek soyadımız.

Dumlupınarlar'dayız biz bugün de yarın da,
Yaşayan Mehmetçiğiz dâvanın saflarında.

Sen nasıl ulaştınsa ilk hedef Akdeniz'e,
Ve nasıl getirdinse dünyayı orda bize.

Şehit asker!.. Bizde de aynı hamle, aynı hız,
Sana lâyık bir vatan yapmak dâvâsındayız.

Behçet Kemal ÇAĞLAR

dersimiz.com

Keşke Ben De Uçabilsem de

Gidebilsem Şehitlerimize

Uçabilsem Keşke

O Şehre,O Güzelliğe

Şimdi Sevgimi Gönderiyorum

Çanakkale'ye Giden Sevgilerle

Sevgimle Birde Zarf Veriyorum

Açıp İçini Okusunlar Diye

Yazmıştım O Zarfa:

Bağlı Kalmayın Kara Toprağa

Açın Yüzünüzü Al Bayrağa

Sizi Bekliyor Bu Devlet

Çünkü Sizi Çok Seviyor Bu Millet

Haydi Gelin,Gelinde Öpün Vatanın Elini

Çok Özlemişim Diyin Seni

Diyin Diyin De Anlasınlar Kıymetinizi

Sevgiyle Bağlı Olun Bu Millete Bağlı Olunda

Yazdıtın Adınızı Bu Vatanın Kalbine



Gönderen : Sena Ateş

dersimiz.com

Gökkubbenin altında yatar, al kan içinde,
Ey, yolcu şu toprak için can veren erler,
Hakk'ın bu verli kulları taş türbeye girmez,
Gulfrana bürünmüş yanlız fatiha ister.

MEHMET AKİF ERSOY

Ekleyen: Öznur Sert - Kocaeli

dersimiz.com

Türkiye için ölür onlar sözünde
Kimse duramaz Türk'ün önünde
Mehmetçik varsa bu vatan üzerinde
Kimse bölemez bu vatan göklerde

Affetmem ben vatanıma yanlış yapanı
Otuz bin askerin canını alanı
Göklerden indiren Türk bayrağını
Herkes vatanı bilmeli bu toprağı

Çalışır Türkiye, olsa bile zor günde
Atam sen rahat ol yerinde
Mehmetçik tepede, bekler nöbette
Türk bayrağı dalgalanır göklerde

Her zaman emelini bilmeli
Gerekirse bir er gibi ölmeli
Önce, vatanı emanet görmeli
Son deminde bile hedefine gitmeli

Mehmedim üzme sen o saf kalbini
Bıraktın gurur içinde tüm aileni
İçtiğinde o mensup şahadet şerbetini
Cennette aldın şehitlik nasibini

OĞUZHAN KARAGÖZ

Yavrumun yatağını yanıma serin,
Bedeni toprakta, gönlümde yerin.
Gözyaşım akar sellerden derin.
Ananın gözyaşı dinmez Memedim.

Yüreğinde kurşun, ağır yarası
Tezkereye az kalmış, düğün arası
Eline yaktığım asker kınası
Kıyamete kadar çıkmaz Memedim.

Tabut içinde yüzünü gördüm
Aklım çıktı, deliye döndüm.
Sanma ki yaşarım, seninle öldüm.
Dünyaya bir daha gelmez Memedim.

EMİNE ŞURA KARATAY

Tezkerene bir ay kalmıştı
Bize telefon açtın oğul
Dedin ki,ölümüm yaklaştı
İçine mi doğmuştu oğul...

Haber yürekleri dağladı
Göz yaşı sel oldu çağladı
Uçan kuşlar bile ağladı
Gözde yaş kalmadı oğul...

Cenazen gelince inanki
Yer yerinden oynadı sanki
Bir öldük bin dirildik belki
Şehitler ölmezlerki oğul

Kanatlanıp semaya uçtun
Orda meleklerle buluştun
Şehitlerle tek tek konuştun
Cennetine kavuştun oğul...

Bu dünyada sefa sürmedin
Daha muradına ermedin
Düğününü bile görmedin
Sana nasıl kıydılar oğul...

Yerine askere gideyim
Bir aylık borcunu ödeyim
Haklarımı helal edeyim
Vatan sağolsun deyim oğul...

Mezarında güller açacak
Allah yardımcın olacak
Herkesten dua kucak kucak
Gelip seni bulacak oğul...

Vatan,Türk'ün ekmeği,aşı
Ölür vermez ufak bir taşı
Dinmedi bir türlü savaşı
Yeter sabrımız taştı oğul...

Sayende ayakta bu vatan
Gel der yerin altında yatan
Sahip çıkıyor sana atan
Zaferin kutlu olsun oğul...

Ömürlü'nün son bir sözü var
Ülkemde herkesin gözü var
Küllenmiş davanın közü var
Bu davanın tezi var oğul...
Sevr'i var, Lozan' var oğul...

Ömürlü Aksoy
Kayseri-Eylül, iki 1000 sekiz

Ömürlü Aksoy

Ulaştı Yemen'e payitahttan
Padişah fermanı.
Haber redif alaylarını sardı:
Moskof'un kara bulutu sarmış
Sarıkamış semalarını,
Çabucak yetişilecek
Temizlenecek vatan toprakları.

Dikenli güllere veda edip
Bu kez dönülecek Yemen'den,
Başka bir vatan köşesi
Kurtarılacak tez elden.

Elveda Yemen, elveda Sana!
Artık düşman gibi bakma,
Dönüyoruz baksana.
Kader attı bizi 3. orduya;
Göğüs gereceğiz Sarıkamış'ta
Rus'a ve karakışa.

Yetişti Mehmet,
Nefes nefese
Sarıkamış önlerine.
Sarıkamış benzemiyor
Yemen ellerine.
Sana'da yanarken ayaklar,
Sarıkamış'ta buz kesiyor dudaklar.

Yürüdü Mehmet'im, günlerce yürüdü.
Dayanmak gerek bugün namus günü.
Ha gayret! aşılınca üç tepe,
Burun buruna gelinecek,
Moskof askeriyle.
Boğacak Mehmet'im düşmanı
Kışın bile akan teriyle.

Bir tepe aşıldı,
Sıra ikincide.
Sıcaklık onlarca eksi derecede.
Durdu harekât Sarıkamış önlerinde
Ter soğudu, buz oldu,
Yapıştı vücuda katmer katmer,
Dondu ayaklar ölümden beter.

Enver Paşanın ihtirası
Dinmez mi dinmez.
Doksan bin gül soluyor
Sanki bunu bilmez.
Burası kor altında
Çekip gidilmez;
Sarıkamış Yemen oldu
Gidenler gelmez.

Taarruz emri üst üste
Tekrarlandı yeniden:
Alınacak Sarıkamış
Kahpe Rus'un elinden.

Emre itaat namustu,
Mehmet'in yemini.
Öleceğini bile bile
Bir adım atmadı geri.
Hücuma geçtiler üç koldan,
Allahüekber dağlarına.
Bir bir yükselmeye başladılar
Şehitlerin katına.

Seksen bin vatan evladı,
Atamadan tek bir kurşun
Kahpe Moskof'a.
Uyanmamak üzere
Hepsi daldı derin uykuya.
Birden bir ses yankılandı,
Gecenin ıssız karanlığında.
Kerkük'lü bir erin dilinde
Dönüşüverdi Yemen türküsü
S A R I K A M I Ş ' A.

Doğuda güneş yok bu ne tufandır?
Askerde elbise yok bu ne dıramdır,
Sarıkamış kışları ne de yamandır.

Adı Sarıkamış, gülü sararmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?
Burası şarkmış, dağı hep karmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?

Sarıkamış önünde bir sessizlik var.
Bakın üstümüze acep nemiz var?
Yazlık elbiseyle tüfengimiz var.

Adı Sarıkamış, gülü sararmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?
Burası şarkmış, dağı hep karmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?

Ferman gel demişti, koşarak geldik.
Burası kış imiş, bunu bilmedik.
İşte ölüyoruz, yine dönmedik.

Adı Sarıkamış, gülü sararmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?
Burası şarkmış, dağı hep karmış,
Giden gelmedi, acep ne varmış?

Ergül Sırkıntı

Şeyma Döndü DAĞISTANLI

Şiir Ekleyin

Eğitici Çocuk Şiirleri Ana Sayfa

Diğer Şehitlik Konulu Şiirler:

[1]2345

Şehitlik Konulu Şiirler Arşivi