Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri

Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri Arşivi

Hz.Muhammed doğdu,
İslamiyet'i o kurdu.
Allah-u Teala
Hep korudu onu.

Zorluklara göğüs gerdi,
Yılmadı,dayandı.
Güvenildi,sevildi,
Hiçbir zaman üzülmedi

Berre Çallı

Geldi Mekke'ye
Bir bereket meleği.
Adı Muhammed,
O bir peygamberdi.

O doğunca şenlendi
Bütün Mekke.
Sevdi Muhammedi
Ne şanslıydı Mekke

Anlatılmaz peygamber
Asla kısaca,
O doğduğunda
Kutlu Doğum Haftası.

İclal Dağcı 3/B

İclal Dağcı

Şiirlerimi beğenmezdin sandım.-
Yunusu sevdim, Nabi'yi kiskandım.
Bir Kuşluk Vakti rüyayla uyandım
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Motif olmuyor gönlümde ördüğüm,
İlmeklerimin her biri kördüğüm.
Rüyamı, hayalmi bilmem gördüğüm
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Gönlüme tahtını kur Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Evlıya Çelebi gibi yapmadım.
Ziyaretçileri kabrime sakladım.
Böyle güzel olduğuna inandım -
Halim kötü, işim zor Ya Resullah.
Gönlüme tahtını kur Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resullah.

Yüzünü görmeden ölmeyeceğim.
Yüzünden sonra yüz görmeyeceğim.
Seni, Uveys'ten az sevmeyeceğim.
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Gönlüme tahtını kur Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Seni örnek aldım ben hep Taiften
Hakkı anlayan az, benim tariften.
Yinede ederim tebliğ hafiften-
Halim kötü, işim zor Ya Resullah.
Gönlüme tahtını kur Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resullah.

İçim nasılsa öyle görünürüm.
Bu yuzden yalnızlığa bürünürüm.
Tabutumu taşıyan olmaz düşünürüm
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Gönlüme tahtını kur Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Korkuyorum yorum için rüyamı
İhlasmı, korkumu bilmem riyamı.
Ya yanlış olursa tabir anlamı.-
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Gönlüme tahtını kur Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Her şeyi anlatmış Nabi'nin beyti-
Ama kulaktan girdi, çıkıp gitti.
Bak, Orhan bu sefer iş sana geldi
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Gönlüme tahtını kur Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Makamı Mustafa'dır, dedi şair Nabi.
Duyurdu ümmetine bunu Nebi.
Yeterdi bir mısra yazsam Nabi gibi
Halim kötü, işim zor Ya Resulullah
Gönlüme tahtını kur Ya Resulullah
Alnıma mührünü vur Ya Resulullah

Bana şiir yazar diyeçekmişsin.
Şiir nedir, kim şair Ya Resulullah.
Ziyaretçiler göndereçekmişsın,
Açık adresim kabir Ya Resulullah
Yinede senin takdir Ya Resulallah..
Gönlüme tahtını kur Ya Resulullah

ORHAN AFACAN

ORHAN AFACAN

Sensin bizi kötü yoldan döndüren,
İnsanlara imanı gösteren.
Seni çok seviyoruz,
sevgili peygamberim

Hiç günahı olmayan,
Herkes senin gibi olsa.
Ne güzel olurdu bu dünya,
Sevgili peygamberim.

Sen bize kur-an-ı Kerimi getiren
Güzellikleri öğreten.
Doğruya yönelten,
Sevgili peygamberim

zeynep erdemir

Kız çocukları toprağa diri diri gömüldüğü zaman,
Mazlumlar zalimler tarafından ezildiği zaman,
Yetiştin,zalime vermedin aman
Alemlerin sultanı, ey şanlı nebi

Amine anamız doğurdu seni,
Deden koydu sana MUHAMMED ismini,
Aldın halkın ve Hak'ın sevgisini
Alemlerin sultanı, ey şanlı nebi

Giderdin hiraya bakardın semaya,
Geliverdi bir anda Cebrail(as) yanına,
Sana dedi ``oku''``Rahman ve Rahim olan Allahın Adıyla''
Alemlerin sultanı, ey şanlı nebi

Sen tebliğ ederdin vahiyleri,
Derdin bunlar Allahın emri,
Onlarsa inanmazlar sana şair derlerdi
Alemlerin sultanı, ey şanlı nebi

Senden mucize istediler,
Sen gösterdin sihirbaz dediler,
Sen ne dedilerse yaptın ama sana inanmayıp yine küfür ettiler
Alemlerin sultanı, ey şanlı nebi

Sana ve Allaha iman ettik,
Kuranı kerimi okuyarak huzura erdik,
Seni hep rüyalarımızda bekledik,
Alemlerin sultanı, ey şanlı nebi

Sami Çiğdem

Muhammed dünyaya gelince çiçekler açtı
güller güzel kokmaya başladı
sanki dünyaya gelince
dünyada bin kat sevinç vardı
Muhammed'in doğduğu gece
çok şanlı gece idi
herkez sevincinden havalara uçuyordu
adı Muhammed idi
dürüsttü akıllıydı çalışkandı
herkez Muhammed'i çok ama çok severdi

büşra taşpınar

Ey Allah'ın Resulü
Tüm dünyanın sultanı
Beklenen nebilerin
En son katı

Ey Allah'ın Resulü
Kainatın kahramanı
Gözlerim yollarda kaldı
Müşriklerin sabrı taştı

Ey Allah'ın Resulü
İslam'ın baş tacı
İnsanlığın nebisi
Eminlerin emini

Ey Allah'ın Resulü
Mekke'nin gülü
Gönlümüzün sultanı
Kalbimizin pırlantası.

Mert k.

Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah azze ve celle

Ya rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni sa'd yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor beni sa'd yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık...
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz.halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik...seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli...
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni...

Altı yaşındasın
Medine-i münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve ümmü eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, ebva'da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke'ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu talip bir başka seviyor

Ya rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı ebva'ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen muhammed-ül emin' sin

Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var

Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey yâr!
Nurdağına davet var

İşte
Kırk yaşındasın
Hira nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan " ah! " sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen nebiyullahsın
Sen habibullahsın
Sen rasulullahsın

Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
" amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin " diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş arş-ı Âla
" bu koşan kimdir " diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed' in kızı fatımatüz-zehra
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
" ağlama kızım " diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
"seni bizim elimizden kim kurtaracak" diyorlardı
Sen,
Sen " allah! " diyordun
Allah azze ve celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen " allah! " diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir' de " allah! " diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi :
" anam babam sana feda olsun " diyordu

Ya rasulallah
Medine-i münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar oğulları'nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
" beni seviyor musunuz " diye sormuştun onlara
" seni çok seviyoruz ya habiballah " demişlerdi
Sen de:
" allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum" demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar oğulları'nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun

Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak :
" görüyor musunuz ne kadar güzel " demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti :
" anam babam sana feda olsun ya rasulallah, onu bana ver "
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen " hayır " demediğini bile bile
" peki " dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun ebu hureyre' nin diliyle :
" benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler "
Ve hz. enes ile paylaşmıştın özlemini
" beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim"

Sultanım!
Ey medine minberinde " ümmeti, ümmeti " diye hüznü giyen sevgili
Ey mekke mihrabında alemler hesabına " allah! " diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...

ali safa

Yâ Rasûlallah, eğer Sen, gelmeseydin âleme,
Güller açmaz, bülbül ötmez, mechûl esmâ Âdem'e
Varlığın mânâsı kalmaz, garkolurda mâteme!

Ay desem nûruna, aydan daha parlaksın Sen.
Su desem, cümle sulardan daha berraksın Sen.
Şaşırıp inci desem, inci de Senden doğuyor.
Sade bir katresi deryâ gibi ırmaksın Sen.
Gül desem, ey yüce mahbûb, terinin damlası o
Neye teşbih edeyim, mahzar-ı levlâksın Sen.
Ey Rauf, anneler evlada dönüp bakmazken,
Bir Rahimsin ki, bütün aleme kundaksın Sen.

ahmed fırat

Kovan içinde balsın,
Dertlilere dermansın,
Girdiğin gönüllerde,
Gonca güller açarsın,

Baharsın bahçelerde,
Güneş'sin gecelerde,
Zevkle okur, yazarım,
Sen varsan cümlelerde.

En güzel Senin adın,
Bize örnektir ahlakın,
Seni seven insanlar,
Olur Allah'a yakın.

Şu canımda canansın,
Dilimde hep Sen varsın,
Hak yolunda rehberim,
Benim sevgili Peygamberim.

MUSTAFA KILINÇ

Arş'ın kubbelerine, adı nûrla yazılan,
İsmi; semâda ''Ahmed'', yerde ''Muhammed'' olan,
Yedi katlı göklerde, Hâk Cemâli'ni bulan,
Evvel-Âhir yolcusu, Yâ Hazreti Muhammed.

Sağnak nûr yağmurları, inerken yedi kattan,
O gece, Sendin gelen, ezel kadar uzaktan,
Melekler, her zerreye, müjde verirken Hâkk'tan;
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.

Güneşler, o gecenin, nûruna secd ederken,
Yıldızlar, meşk içinde, kâinat vecd ederken,
Bütün hamd ü senâlar, Yüce Rabb'e giderken,
O gece sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.

Kâbe'de şirk taşları, putlar yere dönerken,
Cehâlet bayrakları, birer birer inerken,
Bin yıllık, küfr ateşi, ebediyyen sönerken,
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.

O gece, Sâve Gölü, mûcizeyle kururken,
Kisra Saraylarında, sütunlar savrulurken,
Arz'dan Arş'a, Âlemler, rahmetini bulurken,
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; doğum kundağı, ak bulutla örülen,
Doğar doğmaz, Allah'a secde emri verilen,
Alnında, âlemlere rahmet tâcı görülen,
Kâinat Efendisi, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; asâletine, ezelden hükmedilen,
Tertemiz rahimlerle, lekesiz soydan gelen,
Bütün şüpheleri, Kur'ân ilmîyle silen,
Seçilen sevgilisin, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; büyük yargıda, şefaat müjdecisi,
Bunca âciz beşerin, Mahşer günü bekçisi,
Sen ki; Kur'ân şâhidi, Allah'ın son elçisi,
Kurtuluş habercisi, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; Âdem neslini, uçurumdan döndüren,
Zulüm sancılarını, şefkâtiyle dindiren,
İnkâr yangınlarını, irfânıyla söndüren,
Âlemlerin sultanı, Yâ Hazreti Muhammed.

Sen ki; güzel huyların, ahlâkın meş'alesi,
Sabır doruklarında, beşerin en yücesi,
Senin Cennet mekânın, fakirlerin hânesi,
Gönüller hazinesi, Yâ Hazreti Muhammed.

Câhiliye devrini, kapatan, ulu Sultan,
Şefaatin, Allah'a yalvaran kolu Sultan,
Rabb'imin, en sevgili, en yakın kulu Sultan,
Melekler Sana hayran, Yâ Hazreti Muhammed.

Sana şâhid, sonsuzlar, ezelden beri her an,
Sana şâhid, âyetler, her zerre ve her mekân,
Senden uzak kalmaya, nasıl dayanır ki can?
Sen, her canda Cânânsın, Yâ Hazreti Muhammed.

Mîraç gecesi, bir bir, açılıyorken gökler,
Seni selamlıyorken, her katta peygamberler,
Öyle bir an geldi ki; durdu bütün melekler,
Hâkk' a yalnız yürüdün, Yâ Hazreti Muhammed.

Gönül gözü görmeyen, can gözünü neylesin,
Dünya'da dönmeyen dil, mahşerde ne söylesin,
Allah, bütün beşeri, ümmetinden eylesin,
Sancağının altında, Yâ Hazreti Muhammed.

Hâkk ile, kul vuslatı, o îlahi düğünde,
Hiç kimseden kimseye, fayda olmayan günde,
Hasatları, has tartan, o terazi önünde,
Noksanları bağışlat, Yâ Hazreti Muhammed.

Bu îman meş'alesi, hiç sönmeden yanacak,
Ümmetin, Seni her an, mahşere dek anacak,
Gönül tortularımız, nûr'unla paklanacak,
Andımıza şâhid ol, Yâ Hazreti Muhammed.

Biliriz ki; hükmü yok, bu dünya nîmetinin,
Gönüldür sermayesi, âhiret servetinin,
Sana, Salât ve Selâm, gönderen ümmetinin,
Cennetler şâhidi ol, Yâ Hazreti Muhammed

MUSTAFA KILINÇ

Sen Resuller resulüsün
Gönülbahçemizin gülüsün.
Taa yüreğimiz içinde gömülüsün.
Gül kokuyor o güzel teninde
Alemlere rahmetsin can peygamberim
İsmin bir duadır her gönülde
Canım fedadır yolunda can peygamberim

Ben gülleri çok severim,
Gül Sensin, gülşen sensin,Güneş Sensin,
Rehberimsin, son Peygamberimsin.
Sevgi pazarında bir tezgâh açtım;
Serdim yüreğimi, yolunun üstüne,
Çünkü senin yolunda dert, derman olur;
Ateş güle döner, gülistan olur!..
Cümle âlemlere bir fermân olur;
Gül açmazki bir daha gülün üstüne.

MUSTAFA KILINÇ

Şiir Ekleyin

Eğitici Çocuk Şiirleri Ana Sayfa

Diğer Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri:

İlk Sayfa ...23[4]56... Son Sayfa

Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri Arşivi